6 Ocak 2018 Cumartesi

Yazmaktaki gidişat genelde ilk cümleyle başlıyor.nasıl başlarsan öyle gidermişsin gibi anlayacağın. Bugün nasıl başlayacağımı bulamadım.
Süslü,karışık cümleler olmasın dedim.
Klasik hiç olmasın.
Sonra ne olduğu, ne fark eder dedim.
“Dostluk” olan her şeyde hani böyle bir kusursuzluk oluyor ya, onu çok seviyorum.
Seni sevmek, her halini sevmek.
Sen, ben, 10 yıl!
Sonra içimden şöyle geçti;
  Güzel sevmek çok özel
“İyi ki var” dediğin dost çok özel,
Her şeye değer
Doğmuşsun, iyi ki!
Böyle sabah güneşi gibi.

24 Nisan 2017 Pazartesi




Medeniyetler sistemleşirken bir önceki medeniyetlerin eleştirilerinden güç alırlar.Bu bakımdan Osmanlı devleti ilahi bir kaynak olan İslam ekseninde insani somuttan soyuta,maddeden manaya yönlendirirken Batı medeniyeti henüz Ortaçağ feodal yapısının doğurduğu burjuvazi ile beşeri kaynaklara dayalı somut sanatlara yöneltmekteydi.Ne var ki bugün Avrupa kökleriyle bağını sağlamlaştırıyor da; biz mazimize prangalar vurup aramızdan kovmak için türlü şaklabanlıklar yapıyoruz?
                                         İskender Pala, Aşina Güzeller
                                              'istanbul

5 Şubat 2017 Pazar

YAĞMUR...

  


Bu hayatta herkesin kendi şansı var;kendi şarkısı...
Ne diyordu üstad:
"Sen geldin benim deli köşemde durdun.
bulutlar geldi ve üstüne durdu
merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yagmurdu
bulutlar geldi altında durduk..."





18 Ağustos 2016 Perşembe

Ters, ters, iki ters, iki düz, iki ters, iki düz, iki ters..
Soğumakta olan kahvesinden bir yudum daha aldı kadın. Dudaklarına düştü telvesi kahvesinin. O devam etti; iki ters, iki düz, iki ters, iki düz...
Neden sonra, doğruldu ve öfkeyle topladı yün yumağını ve şişleri, yuvarladı yatağının altı sonsuzluğuna. 
Bulsun şimdi şubat tüm müphemleri, essin. Onları ısıtacak atkılar, parmak uçlarına şişler batan kadınların yarım kalmışlığında yarım kaldılar. 
        hs' 16